//-->


magazinadress-com.tr.gg

Estetik

 

Yüz plastik cerrahisi nedir


Ülkemizde “Kulak Burun Boğaz Hastalıkları” olarak bilinen uzmanlık dalı, gelişmiş ülkelerde “Kulak Burun Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi” olarak adlandırılmaktadır. Bu uzmanlık dalı kulak (otoloji), burun (rinoloji), baş-boyun cerrahisi, fasiyal plastik cerrahi (yüz plastik cerrahisi) ve pediatrik (çocuk) kulak burun boğaz hastalıkları olmak üzere 5 temel alt dala ayrılmaktadır. Bir başka ifade ile yüz plastik cerrahisi, kulak burun boğaz uzmanlık dalının temel bilim dallarından birisidir.Tıpta sağlanan gelişmelere paralel olarak, özellikle belirli bir bölgedeuzmanlaşmış hekim ihtiyacının belirmesi, 19. yüzyılın başlarından itibaren modern bir alt uzmanlık dalı olarak yüz plastik cerrahisinin doğmasına yol açmıştır. Yüz plastik cerrahisi yüz, baş ve boyun bölgesindeki tüm yapıların her türlü plastik, estetik ve rekonstrüktif girişimlerini kapsamına alır.

Amerikan Fasiyal Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Akademisi verilerine göre, A.B.D.’deki kulak burun boğaz hastalıkları doktorlarınca yapılan cerrahi girişimlerin yaklaşık % 20’sini yüz plastik cerrahi işlemleri oluşturmaktadır. Bu ülkede, kulak burun boğaz asistanlığı süresi sonunda yapılan uzmanlık öncesi yeterlik sınavlarının % 20’sini yüz plastik ve rekonstrüktif cerrahisi ile ilgili sorular oluşturmaktadır. Avrupa başta olmak üzere diğer dünya ülkelerinde de gelişmeler yakından izlenmekte ve süreç A.B.D.’deki gelişmelere göre şekillenmektedir.

Ülkemizde, yüz plastik cerrahisi konusunda özellikle son 10 yılda çok yoğun bir eğitim programı başlatılmıştır. Bunun bir sonucu olarak, Türkiye’deki kulak burun boğaz doktorlarının uzun yıllardır kendi uzmanlık alanlarında zaten yaptıkları yüz plastik cerrahisi işlemleri, son yıllarda özellikle genç kulak burun boğaz uzmanları tarafından çok daha yaygın bir şekilde uygulanmaya başlamıştır.

Yüz germe estetiği analizi



Yapılan İşlem : Yüz germe estetiği ameliyatında yapılan işlem sarkmış yüz derisi yanakları ve boyun çevresindeki deriyi veya yağı gidererek cerrahi yöntemlerle deriyi gerçekleştirmek. Bu operasyonlarda genellikle 40 yaş yukarı bay ve bayanlarda çok sıklıkla uygulanmaktadır.

Ameliyatın Süresi : 1.5 ila 2 saat arasındadır.

Anestezi Uygulaması : Genel aneztezi uygulaması yapılamaktadır. Yatarak genel anesetizi uygulamasında yapılan ameliyatlar

Ameliyatın Yan Etkileri : Gerginlik hissi, geçici morarmalar, deride uyuşukluk ve şişme

Ameliyatın Riskleri : Enfeksiyon, kanama, aşırı yara izleri görülebilir.

İyileşme Dönemi : 10 ila 15 gün içerisinde işe dönülebilir. Yğzde oluşan morlukların düzelmesi 2 ila 3 haftadır. Bir kaç ay güneş ışınlarına çıkma kısıtlaması olabilir.

Alınan Sonucun Devamlılığı : 5 ila 10 yıl kadar bir devamlılığı görülür.

Burun estetiği operasyonları



Birinci ve en önemli olarak hastaların soracakları soru hekimin referansları olmalıdır. Hastalar operasyonlarını yapmasını istedikleri doktorun referanslarını sormalıdır.Hatta mümkünse referans doktorun çalıştığı hastaneden alınmalıdır. Çünkü bir doktoru ancak onu çalıştıran hastanesi,birlikte çalıştığı doktor arkadaşları ve hemşireleri bilir. Bu tıpkı mutfaktaki aşçıyı en iyi çalıştığı restoranın sahibinin, müşterilerinin bilmesi gibi birşeydir. Bir hekim için çalıştığı hastaneden referans alması hiçte zor değildir. Eğer hasta adayı kendini, ne için referans istediğini doğru ifade ederse her hastanenin doktoru için gerekli referansı vereceğini düşünüyorum. İkinci kritemizi operasyonu yaptırmayı düşündüğünüz doktorunuzun o konuda uzmanlaşmış olmasıdır.Bir çok konuda en iyiyi yapacağını ifade eden doktorları ben çok da inandırıcı
bulmuyorum. Üçüncü kriteriniz hekimin daha önce ameliyat ettiği hastalarının bir çoğunun önceki ve sonraki hallerini gösteren önden çekilmiş burun fotoğraflarınıda incelesinler. Bazen yandan süper bir görüntü veren burun karşıdan bakıldığında hoş görünmeyebilir.

Burnu her açıdan değerlendirmek gerekir. Bizde hastalar düşük ve kemerli burun
takıntısı ile geldiklerinden profile bakarak karar verirler ve önden
değerlendirmeyi es geçerler, bu bir hatadır. unutmasınlar ki biz günlük hayatta
insanlarla yüzyüze konuşurken onlara profilden bakmıyoruz. Başarılı bir
estetikte karşıdan bakışında devreye girmesi gerekir.

İşte bu noktada ışık – gölge oyunu ön plana çıkıyor. Bu durumlar hekimle
tarafından da atlanabilmektedir. Burun estetik ameliyatı geçirecek hastanın bu 3
hususa dikkat etmeden doktor seçmemelerini öneririm.

Burun estetiğinde son gelişmeler


“Yüzyıllardan beri insanlar en güzel şekilli burunun arayışı içindedirler. Bu nedenle çeşitli dönemlerde belli burunlar adeta bir anlamda moda oluyor. Bir dönem kalkık burun modası olduğu gibi.Doktorlar ise böyle bir moda anlayışına tamamen karşıdırlar, öylede olmalıdır.Güzel burun insanın yüzüne en çok yakışan, yüzüyle en iyi bir şekilde orantılı olan burundur. Umberto Eco’nun ‘Orantılı olan herşey güzeldir’ dediği gibi…”İnsan sosyla bir varlıktır. Hayatınızın en önemli kısımları insanlarla kurduğunuz ilişkilerden oluşmaktadırç iş hayatınızda, aile yaşamınızda,akrabalık ilişkilerinizde,yolcukularda,düğünlerde,cenazelerde hep insanlarla yüz yüze bulunuruz. İnsanlarla yüzyüze geldiğinizde kendinizi rahat hissedemiyor veya kendiniz olamıyorsanız,karşınızdaki kişinin,yüzünüzün en önemli organı olan burnunuza odaklanğını biliyor veya düşünüyorsanız,aynanın karşısına geçtiğinizde özgüveninizin zedelendiğini hissediyorsanız veya yüzünüzü beğeniyorsunuz ama burnunuzdaki ufak bir sorunun yüzünüzü gölgelediğiniz düşünüyorsanız veya burnunuzda eğrilik, şekil bozukluğu var ve burnunuzun fonksiyonlu kullanımını engelliyorsa burun estetik ameliyatı bu soruna kalıcı çözüm sunuyor.

Bu sorunları sizde yaşıyor ve burun estetik ameliyatı olmayı düşünüyorsanız bu
yazıda aklınıza gelebilecek soruların yanıtlarını alabilirsiniz.

Hekimler yapılan burun estetiği ameliyatlarının teknik detayları olan bir
operasyon olarak değil bir sanat olarak gördüklerini dile getiriyorlar.

Güzel burnu ve güzellik anlayışını ünlü yazar Umberto Eco’nun “Orantılı olan
herşe güzeldir” sözüyle telafuz eden uzman hekimler burun estetik ameliyatı
olmayı düşünen hastaların doğru hekim seçerken nelere dikkat edilmesi
gerektiğini başarılı bir operasyonun kriterlerinin neler olacağını bizlere
anlattırlar.

Güzel Burun Nasıl Bir Burundur ?

Yüzyıllardır insanlar en güzel şekilli burun arayışı içindedirler. Bu nedenle
çeşitli dönemlerde belli burunlar adeta bir anlamda moda oluyor. Bir dönem
kalkık burun modası olduğu gibi… Doktorlar ise böyle bir moda anlayışına
tamamen karşıdırlar,öylede olmalıdır.

Güzel burun insanın yüzüne en çok yakışan, yüzüyle en iyi biçimde orantılı olan
burundur. Aşırı kalkık, aşırı büyük, aşırı küçük burunlar yüzde hiç de hoş
durmaz. insanlar eğer burunda bir tren arıyorlarsa doğallığı tek trend olarak
kabul etmelidirler.

Burun Estetiği Ameliyatlarının Ücretleri Ne Kadardır ?

Tam teşkilatlı bir hastanede yapılacak bir operasyonun bedeli 6 bin ytl’den
başlamaktadır. Hastalara sağlıkları tehlikeye atmamak için klinik ve benzeri
yerlerde ameliyat olmamalarınız, tam teşekküllü bir hastanede olmalarını
öneririm.

Ameliyat Sonrası Tam İyileşme Siresi Nedir ?

ameliyatın ardından evinize dönebilirsiniz ancak 2 gün mutlaka istirahat
etmelisiniz. bu 2 gün boyunca hastaya bazı uygulamalar öneriyoruz. 2. günden
sonra günlük aktivitelerine başlayabilirler. 7. günde alçıları alınıp 7 gün de
bantlı bir şekilde dolaşabilirler 14. günün sonunda yüzeyde morluk neredeyse
kalmıyor.

Çok yoğun bir iş hayatı olan bir bireyseniz, 2 günü ameliyat sonrası ev
istirahatine ayırmanız gerektiğini düşünerek plan yapmalısınız. Eğer estetik bir
operasyon geçirdiğinizin bilinmesi sizin için bir sakınca oluşturmuyorsa 3.
günde işinizin başına dönebilirsiniz.

İlginç Burun estetiği Anılarınız ?

72 yaşında bir teyze gelerek burnunun yaptırmak istediğini söyledi. Neden bu
kadar uzun beklediğini sorduğumda bana 13 yaşından beri burnundan memnun
olmadığını ancak 11 çocuk büyüttükten sonra böyle bir imkana kavuştuğunu
söyledi. Operasyonu yaptık ve kendisi 8 yıldır çok mutlu bir hayat sürmekte.

Burnunu Beğendiğiniz Dünyaca Ünlü İsimler Kimlerdir ?

En güzel buruna sahip kadın denildiğinde aklıma ilk Nicole Kidman ve Angelina
Jolie gelir. Türkler arasında ise Hülya avşar’ın burnunu beğeniyorum. Hülya
hanım’ın burnu estetiksizdir.

Bu insanların her birinin burnu diğerinden farklı olmasına rahmen ortak
özellikleri burunlarının yüzeylerinin orantılı olmasıdır. Daha öncede
belirttiğimiz gibi, Biz tek tip burun modası ve bu anlayışa tamamen karşıyız.
Burnunuz ne kadar yüzünüzle orantılı ise ve doğal gürünüyorsa o kadar güzel ve
her zaman “trendy” bir buruna sahipsizinizdir.

Bize göre iyi burunun tanımı yoktur ama kötü burunun tanımı vardır. Doktor
ameliyat esnasında yanlış bir ayarlama yaparsa, hasta ameliyattan, detaylarda
yapılan hatalar yüzünden bir domuzcuk burunu, pinokyo burunuyla ameliyattan
çıkabilir.

Yada moda diye bir kayık burunla çıkabilir ki bence bu burunların hepside kötü
burunlardır ve doktorlar bu tür burunlar oluşturmamak için çok özenli ve yeterli
olmalıdırlar.

Burun Estetiğinde Yeni Trend Osmanlı Burnu

Evet Fatih Sultan Mehmet burunu diyoruz biz bu tip buruna. Bu konu ile ilgili
olarak sizinle paylaşmak istediğimiz bir de anımız var. Boğaziçi
Üniversitesi’nden okuyan, ÖSYM’de birinci olmuş başarılı bir erkek öğrenci bir
gün bana gelerek,Fatih Sultan Mehmet burnu yaptırmak istediğini söyledi.

Çocuk daha önce başka bir yerde ameliyat olmuş, fenada olmamıştı ameliyatın
sonucu, ancak çok dikkatli bakıldığında burunun hafif feminen bir ifadesi de yok
değildi. durum basit bir müdahale ile düzeltilebilirdi ama çocuk istediği burnu
elde edemediği için bir bunalım yaşıyordur.

İstediği tek şeyin Fatih Sultan Mehmet burnu olduğunu söylüyordu. Çocuğun
bunalımı o kadar arttı ki bir aşamadan sonra okulunu dondurarak, evden çıkmamaya
karar verdi. Eski burnunu da istamiyor, sadece Fatih sultan Mehmetin burnu gibi
bir burnu olsun istiyordu.

Çocuk ve ailesi ile konuşarak istediği burnun çocuk için doğru bir burun
olmadığını söyledik. Hatta çocuğun psikiyatrisi ile de görüştük. Psikiyatrist o
burunun yapılmaması halinde çocuğun durumunun çok daha kötüleşeceğini hatta
intihara dahi gidebileceğini söylediğinde istediği burnu yapmaya karar verdik ve
burunun ucunu hafif aşağıya doğru düşürdük.

Sonrasında çocuk mutlu bir şekilde hayatını sürdürdü. Mezun olduktan sonra
akademik kariyer yapmak için Amerika’ya gitti ve sonrasında oraya yerleşti.
Bazen insanlar ne istediğinide bilebiliyor.

Bu benim yaptığım tek Fatih sultan Mehmet burunu operasyonuydu. bu operasyonu
yapmayı red etmiştim ama psikiyatristin raporu sonucunda yapmam gerekti ve
sonuçtan herkez memnun kaldı.

Beyler de hanımlar kadar güzel bir burna sahip olmak istiyorlar mı ?

Evet, meslek hayatımızdaki tecribelerimize dayanarak beylerin artık estetiği
hanımlar kadar önem verdiklerini rahatça söyleyebilirim. Son yıllarda erkek
hastalarımızın oranı % 40 bile buldu.

Daha çok hangi burun kusurları var ve sonuçları nelerdir ?

Daha çok burun ucunun düşük olduğu hastalara rastlanmakta ve böyle bir burunda
insanı daha yaşlı göstermektedir. Yaşlandığınızda nasıl vücudunuz deforme olup
eğilip, bükülür ve çökerse burunda aynı şekilde eğiliyor.

Burnunuzu yüzünüzle karşılaştırdığınızda olması gerekenden daha aşağıya doğru
düşmüşse, yüzünüz olduğundan daha yaşlı bir ifadeye bürünür. Burun ucunu
operasyonla olması gereken yere kaldırdığınızda birden yüzünüz ortaya çıkar.

Bu da sanki daha gençleşmissiniz ifadesi verir. bir süre önce bir TV dizisinde
oynayan bir kadın oyuncu bize gelerek burun yapısından kaynaklanan sert görüntü
imajından yakındı. başarılı geçen operasyonun ardından daha ılımlı bir ifade
kazandı.

Sonbaharın vazgeçilmez estetiği


Yazın sona ermesiyle birlikte, özellikle yüz bölgesindeki estetik işlemler ön plana çıkıyor.Botoks, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden ‘her yaşın estetiği’ olarak güncelliğini korumaya devam ediyor. Dolgu malzemeleriyle yaptığımız küçük onarımlar, göz kapağı estetikleri ve vücuttaki yağ birikimlerine yönelik liposuction da sonbaharın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.Botoks işlemleri, her yaşta yapılabilir. Yaz yaklaşırken güneş göz çevresini etkiler, bu da günlük yaşamda gözlerin kısılmasına neden olur. Güneşin etkisiyle yanık tende oluşan çizgilenme ve güneş yanıkları da belirginleşir. Kişiler botoks uygulamasını genellikle sonbahar ve ilkbahar mevsiminde isterler. Bunun gerekçesi de, yazın güneşlenip bronzlaştıklarında göz etrafında ve alında çizgilenmelerin olmamasıdır.

Botoks uygulamaları bu anlamda hem koruyucu hem de tedavi edicidir. Botoks işlemlerini, uygulama tekniğine göre kişinin kendisinde arzu ettiği, olmak istediği bir plan çerçevesinde yaparız. Kimisi hiçbir çizgisi olmayan alın ve göz çevresi ister, kimisi daha doğala yakın, orta düzeyde etkili bir botoks uygulanmasını ister.

DOLGU MALZEMELERİ 5-6 AY DAYANIYOR

Kullandığımız dolgu malzemeleri, cerrahi gerektirmeden enjekte edilebilen hazır ürünlerdir. Kolajen ana yapısı olan hiyerulonik asit malzemeleridir. 5-6 ay kadar bulunduğu bölgede, derinin içinde kalabilir. Ciddi alerjik reaksiyon yapmaz ve kullanımı çok kolaydır. Yüze istenildiği kadar yaptırılabilir, bir sınırlama yoktur.
Uygulama yapıldıktan sonra altı aydan fazla kalıcılığı vardır.

Genellikle deri yapısına ve uygulanacak bölgeye göre farklı yoğunlukta ve özellikle hiyerulonik asitler kullanılır. Önemli olan, bu dolgu maddesinin bölgeye ve derinin yapısına uygun olarak seçilmesidir. Oluşmuş çizginin derinliğine göre farklı dolgu yoğunlukları tercih edilmelidir.

Her cilt tipine özel dolgu maddeleri vardır. Çok uzun kalıcılığı olan dolgu maddeleri olduğu gibi, sentetik orijinli dolgu maddeleri de bulunmaktadır. Ancak bunları yaparken çok dikkatli olmak gerekir. Çünkü sentetik dolgu maddelerinin silikon benzeri granülom dediğimiz reaktif doku yapma potansiyeli olduğundan, çıkarılması çok zor olan deformiteler, kitleler, topaklanmalar yapabilir. Temizlenmesi çok zor bir işlem olduğu için çok fazla tercih ettiğimiz bir dolgu maddesi değildir.

DERİ YAPISI BOZUKSA HER İŞLEM YAPILMAZ

Kol arkası ve altında oluşan yağlanmalar, özellikle vücut yapısı elma tipi olan kişilerde çok fazladır. Bu bölgelerde deride çok ciddi gevşeklik, sarkma yoksa liposuction ile güzel sonuçlar elde edilebilir. Bir-iki küçük noktadan girilerek uygulanır. Bir dirsekten, bir de kol arka çizgisinden girilir. Çok etkilidir.

Bel bölgesinde yağlanmalar da sonbaharda en çok yaptığımız estetik işlemlerden biridir. ‘Erkek tipi’ dediğimiz göbek etrafında ve bel bölgesindeki yağlanma, sadece liposuction ile giderilebilir. Bacak içleri, diz üstü ve diz içinde yağlar oluşunca, bazen bacağın alt yan bölgesinde biriken yağların tedavisinde tek tedavi yöntemi liposuction’dır.

Vücuttaki yağlanmaların görünümünü, deri kalitesi çok etkiler. Eğer deri sağlıklı, elastik ve canlıysa çukurluklar, düzensizliklerin oluşma riski azalır. Deri yapısının bozuk olduğu, elastikiyeti bozulmuş ve deri çatlaklarının oluştuğu bölgelerde liposuction yapılırsa, düzensizlikler ortaya çıkabilir. Bu nedenle deri yapısı bozuk kişilerde yapılacak işlemler sınırlı olacaktır.

GÖZ KAPAĞI ESTETİĞİ HER MEVSİM YAPILIYOR

Göz kapağı estetikleri, her mevsimde uygulanabilir. Üst göz kapağının gözün üstüne sarktığı durumlarda insan, aşırı güneşte kalma sonucu gözlerini çok kıstığı için görmede sorun yaşar. Burada yaptığımız estetik işlem, göz kapağı düşüklüğünde derinin ve kas yapısının, oluşan torbaların alınıp yeniden oluşturulmasıdır.

Bazen alt göz kapağında oluşan torbaları almak yerine derin çizgileri doldurarak o bölgenin daha iyi görünmesini sağlayabiliriz. Bu daha küçük bir işlem olduğundan tercih edilir.

Cildimiz nasıl ve neden yaşlanıyor



Cilt yaşlanmasının hızını sadece genetik mirasınız belirlemez. Cildinizin nasıl yaşlanacağına yalnızca genleriniz karar vermez. Dış etkenler yani çevresel yaşlanmanın etkileri çok daha önemlidir.Cilt yaşlanması diğer organlardan farklıdır. Cilt sadece içten değil, dıştan da yaşlanır. Vücudunuzun en büyük organını, cildinizi diğer organlardan ayıran başlıca fark onun dış etkilere de açık olmasıdır. Kalbiniz, karaciğer veya akciğeriniz dış ortamın ısısından ya da nem değişikliklerinden habersizdir. İç organlar havanın yağmurlu, karlı, rüzgarlı, kuru veya rutubetli olmasından etkilenmezken, cildiniz bütün bu değişimlerin tam ortasında kalır. Hem içten hem dıştan yaşlanır. İç dünyanızın dışında hava kirliliği, fabrika dumanları, endüstriyel buharlar, sigara, egzoz gazları da cildinizi etkiler.

Araştırmalar, yaşlanmaya bağlı cilt sorunlarının %80-90′ının çevresel zararlardan meydana geldiğini gösteriyor. Genetik faktörler ve diğer içsel etkenlerde önemli ama onların gücü %20′yi geçmiyor. Eğer etkin bir “yaşlanma yavaşlatıcı program” uygulamak istiyorsanız çevresel yaşlanmayı öğrenmeli ve önlemeyi iyi bilmek zorundasınız. Çevresel faktörlerin oluşturduğu cilt yaşlanmasını nasıl önleyeceğiz sorusu yanıtlanması gereken en önemli problemdir. Bu sorunun alt başlıklarına güneşten koruyucu önlemleri, sigara içmeyi ve vücudunuzun antioksidan kapasitesini yükseltmeyi eklemeniz gerekiyor.

Güneş ışınlarından korunmak, riskli saatlerde güneşlenmemek, koruyucu giyecekler, aksesuarlar (güneş gözlüğü, şapka, güneş şemsiyeleri…) kullanmak ve gün ışığı olan her saatte, cildin görünen kısımların yüksek koruma faktörlü ürünler ile korumak bu mücadelenin ayrılmaz parçalarıdır. Özellikle en az 10-15 koruma faktörlü cilt ürünleriyle cildinizi yaz-kış korumayı unutmamanız gerekiyor. Özellikle güneşe çok fazla maruz kaldığınız dönemlerde (güneşlenirken, kayarken, açık havada yürürken…) cildinize yüksek koruma faktörlü ürünlerle yardımcı olmalısınız. Cilt ürünlerini seçerken “koruma faktörlü olanları” tercih etmeli, cildinizi antioksidan kremlerle desteklemelisiniz.

ÇEVRESEL YAŞLANMAYI NASIL YAVAŞLATABİLİRİZ?
GÜNEŞ: En etkili yaşlandırıcı ve birinci suçludur

Özellikle güneş cildi yaşlandıran “dış zararlılar”ın başında yer alır. Dünyamızın en önemli ısı ve ışık kaynağı olan güneş ışığındaki ultraviyole (UV) ışınları cilt hücrelerinin en önemli düşmanıdır. Etkiledikleri her cilt hücresinin duvarında, organcıklarında ve özellikle DNA’sında çok ciddi zararlar oluşturur. Öyle ki bu zararlar fark edilmediği takdirde solar keratoz adı verilen lezyonlara ve hatta cilt kanserine bile yol açabilir. Kontrolsüz, uzun süreli, yoğun ve korunmasız güneşe maruz kalmak cildin en etkili yaşlandırıcısıdır.

UYARI !
” Çocukluk döneminde ciltte su toplamalara yol açabilecek kadar güneş yanıklarına maruz kalan kişilerde ilerde cilt kanseri riski daha fazladır.
” 16 yaşın altındaki çocukların cildi daha ince ve hassas olduğundan güneşten korunmalarına özellikle önem vermelidir.
” Solaryum ve bronzlaştırıcı kremlerden sakının.

ÖNLEM :

” Güneş ışınlarının dik geldiği saatler olan 11:00-15:00 arasında dışarıda uzun süre kalınmamalı
” Güneş koruyucu bir ürün güneşe çıkmadan yarım saat önce sürülmeli ve her iki saatte bir tekrarlanmalı
” Şapka, koruyucu giysiler ve UV korumalı gözlük kullanılmalı
” Her mevsimde UV ışınlarına karşı önlem alınmalı
” Kış aylarında en az 15 SPF, yaz aylarında cilt tipine göre 30-50 SPF içeren bir ürün kullanılmalı
” Antioksidan içeren meyve ve sebzeler tüketilmeli
” Günde en az 8 bardak su içilmeli
” Antioksidan içeren nemlendiriciler kullanılmalı
” Antioksidan, vitamin ve mineraller içeren besin destekleri kullanmalı

BEBEKLERİN CİLDİ MÜKEMMELDİR

Bebeklerin ciltleri mükemmeldir. Yumuşak, kıvamlı, sıkı, nemli ve pürüzsüzdür. Bebeklerle çocukların “cilt yaşı ortaklığı” on beş, on altı yaşına kadar devam eder. Bunun nedeni çevresel yaşlanmanın cildi henüz etkilememiş olmasıdır. On beş on altı yaşlara doğru gençlerin yolları yavaş yavaş ayrılmaya başlar. Ergenlik sivilceleri ile yapılan mücadelelerin başarısı cilt yaşlanmasını belirleyen etkenlerin başında gelir. Yirmili yaşlara gelindiğinde yol ayrımı iyice belirginleşmiştir. Sigara kullanıp kullanmamak, yoğun ve uzun süreli olarak güneş ışınlarına maruz kalıp kalmamak, güneşten koruyucu ürünlerden yararlanma becerisi, “solaryum zararlısı”na maruz kalıp kalmamak ve az da olsa cilt bakımında dikkatli davranmak yol ayrımının önemli belirleyicileridir.

CİLT YAŞINIZI BİLİYOR MUSUNUZ?

Farklar otuz-otuz beşli yaşlar dönülünce ortaya çıkacaktır. Onuncu mezuniyet yılı balosunda bazı arkadaşların daha genç kaldığı, bazılarının beklenenden daha hızlı yaşlandığı mutlaka konuşulacaktır! Cilt yaşlanması ile ilgili köklü farkların ve dedikoduların başladığı yıllar ellili yaşlar yani yirmi beş-otuzuncu mezuniyet yılı toplantılarıdır. Bu yaşlarda cilt yaşlanması yönünden yollar çoktan ayrılmış, bir kısım arkadaşlar hala genç kalırken diğerleri fazlaca yaşlanmıştır. Bu farkın nereden kaynaklandığını öğrenmek istiyorsanız bu kitabın size yardımcı olabileceği umudunu taşıyoruz.

BİR ÖNERİ
GÜNE GÜNEŞ KORUYUCU ÜRÜNÜNÜZÜ SÜREREK BAŞLAYIN!

Yaşlanma etkilerini azaltmak istiyorsanız her yeni güne başlarken güneş koruyucu sürmeyi ihmal etmeyin. Unutmayınız ki en değerli giysiniz cildinizdir. Eviniz güneş alıyorsa, evdeyseniz bile, güneşten korunun. Pencere camını UV korumalı filtre içeren camlarla değiştirilebilirsiniz. Güneşten gelen zararlı ışınları süzme görevini yerine getiremeyen ozon tabakasındaki delinme nedeniyle güneş artık daha zararlı olmaya başladı.

SPF (Sun protection factor =güneş koruma faktörü) arttıkça ürünün cildi güneşten koruma etkisi de artar. Cildiniz normalde 20 dakikada yanıyorsa SPF 15 ile 300 dk (5 saat) da yanarsınız.

ULTRAVİYOLE NEDİR?

Güneşten gelen ışınlardan 400nm altındaki dalga boyunda olanlara ultraviyole ışınları denir.
UV ışınlarının bizi ilgilendiren iki tipi vardır. UVA ve UVB . Uzun dalga boyunda olan UVA ( 320-400nm ) derinlere nüfus ederek cildin esnekliği üzerinde kalıcı zararlara yol açar. Kısa dalga boyunda olan UVB( 290-320nm) ise cildin dış tabakalarında yanmaya yol açar, cildi yaşlandırır ve cilt kanseri gelişiminde rol oynar. Güneş koruyucu ürünler, UVA ve UVB ışınlarının her ikisine de koruyucu etki sağlamalıdır. Atmosferimize güneşten gelen ışınların süzülerek gelmesini sağlayan ozon tabakası son yüzyılda gelişen teknolojilerle beraber oluşan gazlardan dolayı darbe almış ve artık eskisi kadar görevini yapmaktadır. Bundan dolayı daha fazla korunmaya özen göstermek zorundayız.

Güneş cilde ne yapıyor?

Yaşam kaynağımız olan güneş olumlu etkileri yanı sıra olumsuz etkiler de taşır. Güneş kendimizi mutlu hissetmemizi sağlar, güneş sayesinde derimizden D vitamini sentez ederiz, bronzlaşınca kendimizi daha güzel hissederiz. Ancak bronzlaşmanın bedelini yıllar geçtikçe ağır bir şekilde ödemek zorunda kalabiliriz.

Güneş yanığı, cildin yaşlanması ve kanser başta olmak üzere ciltte gördüğümüz değişikliklerin en birinci nedeni UV ışınlarının ciltteki melanin, hemoglobin ve DNA gibi kromoforlar tarafından emilmesi (özellikle DNA nın UVB yi emmesi) ve sonuçta bu kromoforların hasar görmesidir. UVB üst derideki melanin ve DNA tarafından emilir ve güneş yanığına yol açar. UVA ise alt derideki damarlardaki hemoglobine bağlanır. Burada oluşan kimyasal maddeler kollagen ve elastik liflere zarar vererek cildin yaşlanmasını hızlandırırlar.
Su toplamaların ve soyulmaların görüldüğü güneş yanıklarında hasar daha fazla oluşur. DNA’nın gördüğü hasar büyük oranda tamir edilir ama bazı kalıcı bozukluklar yaşanabilir. Bu bozukluklar zamanla birikir ve yavaş yavaş cildin yaşlanmasına veya kontrollü büyümeyi etkileyen bir bozukluksa cilt kanserine yol açabilir. UV ışınları en çok açık tenlileri, çilli ve kızıl saçlıları etkiler.

Güneşe bağlı yaşlanma belirtileri
” Kuru ve mat bir cilt
” Derin kırışıklıklar
” Elastikiyet kaybı
” Gözeneklerde açıklık
” Düzensiz kahverengi lekeler
” Kılcal damarlarda artış
” Ciltte incelme
” Morarmalar
” Üzerinde pütürler olan kızarıklıklar ( aktinik keratozlar)
” Deri kanserleri

BİR ARAŞTIRMA:

New York’tan plastik cerrah Darrick Antell, tek yumurta ikizleri üzerinde yaptığı araştırmasında güneş ışığının rolünün kalıtımdan daha önemli olduğunu bulmuştur. İkizlerden güneşe çok az çıkan kardeşler, çok fazla güneş altında kalan ikizlerine göre daha az kırışıklığa ve daha genç görünüme sahip bulunmuşlardır.

BİR BİLGİ:

Soler Keratozlardan Cilt kanseri Gelişebilir !

Soler keratozlar ciltte güneş hasarının bir göstergesidir. 40 yaş üzerindeki kişilerde özellikle güneşe açık bölgelerde , kızarık veya kahverengi renkte, üzerinde pütürler veya kabuklanmalar olan , kabukları kaldırınca kanayabilen lekeler şeklinde görülürler. Genelde burun üzerinde ,alında , yanaklarda , dudaklarda , ellerde ve erkeklerde saçsız olan baş bölgelerinde görülürler. Zamanla bunların bazılarından cilt kanseri olan epidermoid karsinom gelişebilir. Bu nedenle bu tip bir cilt sorunu fark edildiğinde dermatoloji uzmanına muayene olunması gerekmektedir. Soler keratoz tedavisinde bazı kremler , kriyoterapi ve laser yöntemleri etkili olmaktadır. Ayrıca güneşten koruyucu önlemler de çok önemlidir. Gereken tedavi uygulandığında ve önlem alındığında cilt kanseri gelişimi önlenebilir.

BİR TEST: BİLEĞİNİZE BAKIN!

Eğer dış etkenlerin ne kadar önemli olduğunu öğrenmek istiyor,”çevresel yaşlanma”nın ne kadar önemli olduğunu gözlerinizle de teyit etmeyi arzuluyorsanız, “bilek testi”ni deneyin! Bunun için bilek bölgesindeki cildinizin dışı ve içine bakmanız yeter. Bileğinizin dışında gördüğünüz manzara derinizin dış etkenlere bağlı yaşlanmasıdır. Bileğinizin iç kısmı ise sadece içsel yaşlanmanın sonucudur. Aradaki farkın ne kadar ürkütücü olduğunun farkında mısınız? Cilt yaşlanması ile mücadelede çevresel yaşlanmanın ne kadar önemli bir faktör olduğunu bu küçük test size yeteri kadar anlatmış olmalı!

Eğer cilt yaşlanması ile etkili bir şekilde mücadele etmeyi düşünüyorsanız çevresel yaşlanmayı yavaşlatmak zorundasınız. Bunun için işe güneş ışınlarından korunmak ve sigara dumanından (ister kendiniz için ister duman altı olun) uzak kalarak başlamalısınız. Mümkün olduğu kadar temiz bir çevrede yaşamaya çalışmalı, hava kirliliğinden, egzoz dumanından cildinizi uzak tutmalısınız. Bu koruma çemberinin içine mümkünse ısı ve nem değişikliklerinden korunmayı da almaya çalışmalısınız. Eğer çevresel etkilere fazlaca maruz kalan biriyseniz cildinizi çevresel yaşlanmadan koruyan “ilaç gibi ürünler” ile korumaya almalısınız.

UZAK DURUN!
” Güneş
” Sigara
” Alkol
” Kirli hava
” Egzoz dumanı
” Dengesiz beslenme
” Fast food gıdalar
” Katkı maddesi içeren yiyecek ve içecekler
” Olumsuz düşünceler
” Aşırı kahve, siyah çay ve cola
” Yanlış cilt ürünleri
” Çok mimikli konuşmak
” Üç beyazdan (tuz, şeker ve un ) kaçının.

YAPIN!

” Yaz -kış hergün güneşten koruyucu bir ürünle cildinizi koruyun
” Sigara içmeyin, içilen ortamlarda bulunmayın, içiyorsanız bırakın
” Alkolü alışkanlık haline getirmeyin, 1-2 kadeh şarap içebilirsiniz ama yerine üzüm veya başka meyve suları tercih etmeniz daha sağlıklı
” Kirli havalarda dışarıda dolaşmayın, temiz havada yürüyüş yapın
” Egzoz gazı solumamak için trafikte fazla kalmamaya bakın
” Cildinizi hergün temizleyin, nemlendirin
” Olumlu düşünün, gülümseyin
” İyilik yapın, mutlu olun
” Günde en az 5 saat uyuyun
” Sırtüstü yatın
” Daha çok meyve ve sebze yiyin
” Daha çok balık tüketin
” Sık kilo alıp vermeyin
” Doktorunuzun size önerdiği antioksidan ve besin desteklerini kullanın( kendiliğinizden almayın)
” Yaz-kış güneş gözlüğü kullanın
” Görme kusurunuz varsa gözlük kullanmayı ihmal etmeyin
” Günde 8 bardak su için
” Sosyal ortamlarda bulunun
” Daha çok dost edinin
” Yeşil çay için
” Üzüm ve nar yiyin

İKİNCİ FAKTÖR: İÇTEN GELEN YAŞLANMA…

DOĞAL YAŞLANMAYI EN ÇOK GENETİK MİRAS BELİRLER

Cilt yaşlanmasının bir nedeni de içsel yaşlanmadır. Siz yaşlandıkça (diğer organlarınız gibi) cildiniz de yaşlanacaktır. Cilt hücreleriniz eski güç kabiliyetlerini kaybedecektir. Yaşınız ilerledikçe gençliğinizdeki o sıkı, nemli, gergin, pürüzsüz ve ipeksi cilt görünümünüzü kaybetmeniz doğaldır. Buna asla üzülmemelisiniz. Cildinizin sağlam bir örtü, çok güçlü bir koruyucu kılıf olduğunu düşünmemelisiniz. Cildiniz de kalbiniz, böbreğiniz, beyniniz gibi doğal yaşlanmadan nasibini alacaktır. Nasıl ki yaşlanan beynin biraz unutması, yaşlı bir kalbin kanı eskisi gibi güçlü pompalamaması normalse yaşlanan cildin de biraz kırışıp kuruması, gevşeyip sarkması olağandır.

Vücut ağırlığınız neredeyse %15′i kadar bir bölümü oluşturan bu kocaman organın müthiş bir damar ve sinir ağı ile desteklendiği yağ bezleri, ter bezleri ve tüy kökleri ile olağan üstü bir organizasyon içinde çalıştığını bilirseniz siz yaşlandıkça onun da yaşlanmasını hoş karşılarsınız.

CİLT YAŞLANMASININ YOL HİKAYESİ…

Cildinizin şanssızlığı fazlaca göz önünde bir organ olmasındadır. Renginde, kıvamında ve nem oranında oluşan değişikliklere görerek, dokunarak hemen farkına varırsınız. Eğer yaşınız ilerledikçe cildinizin üst tabakasında yer alan ölü deri hücrelerin daha yavaş atıldığını ve bu nedenle sertleştiğini, ölü tabakanın yaşlandıkça inceldiğini ve su kaybettiğini, yaşlanan, incelen üst tabakanın alt tabakayı koruma görevini aksatır hale geldiğini, yaşlanan derinin bazı bölgeleri daha fazla pigment üretirken diğer bölgelerinin melanin pigmentini üretmekte güçlük çekebildiğini ve bütün bunları yaşlılık lekelerine açık-koyu farklı renkte bölgelere sebep olduğunu bilirseniz, cildinizde içsel yaşlanmaya bağlı değişimleri daha kolay anlarsınız.

BİR BİLGİ

Normalde derinin kendini yenileme süresi 26-42 gündür. Yaşlandıkça bu süre uzar. Alfa hidroksi asitler, retinol gibi ürünler cildin yenilenme süresini hızlandırarak gençleştirici etki sağlamaktadırlar.

DAHASI VAR!

İçsel yaşlanmanın cildinizde yaptığı değişimler yukarıda anlatılanlarla sınırlı değildir. Yaşınız ilerledikçe yaşlanmış, sertleşip daralmış damarlarınız, cildinize daha az besin ve su taşımaya, cildinizi ürettiği atıklardan daha zor kurtarmaya başlar. Kısacası cildin beslenmesi de temizlenmesi de bozulur. İçsel yaşlanma cildinizin bağışıklık gücünü de zayıflattığından onu enfeksiyonlara ve kanserlere karşı korumasız bir hale getirir. Ayrıca, yaşlanan cildin su tutma yeteneği de önemli derecede zarar görür. Cildin dolgusunu oluşturan ve glycosaminoglycanlar (GAG’lar) bilenen ara maddelerin üretiminin azalması cilt yaşlanmasının diğer tetikleyicisidir. GAG’lara siz su tutan ya da su çeken moleküller de diyebilirsiniz. Bu “su sever moleküller”in bazıları (hyalüronik asit gibi) kendilerinin bin katı su tutma yeteneğindedir. Cildin nemi-suyu azaldı mı, cilt yaşlanması birdenbire hızlanır. Nem cildin her şeyidir. Kuruyan, nemsiz kalan, susuz kalan her cilt hızla buruşup kırışır.

KOLLAJEN VE ELASTİN DE YAŞLANIYOR

Cilt yaşlandıkça, yalnızca aradaki dolgu malzemesi değil cildi bir arada tutan iskelet sistemi de yaşlanır. Cildin iskeletini oluşturan lifler kollajen ve elastin isimli moleküllerdir. Bunlar cildinizi bir ağ gibi sarıp sarmalayan ona sıkılık, esneklik, uyum kabiliyeti ve sağlamlık sağlayan başlıca desteklerdir. Siz yaşlandıkça kollajeni ve elastini üreten hücreler de yaşlanır. Cildin iskelet sisteminde önemli değişimler ortaya çıkar. Özellikle elastin lifleri orta yaşlara doğru hızla bozulmakta, kalınlaşıp kıvrılmakta, sertleşip dağınık ve parçalı bir yapıya dönüşmektedir. Elastin liflerindeki bu doğal yaşlanmayı güneş ışınları daha da hızlandırmaktadır. Cildinizin güneşe maruz kalan bölümlerinin daha kalın ve bozulmuş bir hale gelmesi bundandır. Aynı değişimler kollajen liflerinde de görülür. Siz yaşlandıkça bu lifler de kalınlaşacak, bükülmeler, yığılmalar gibi bozuşmalara uğrayacaktır. Kısacası içsel yaşlanmanın cildinizin destek dokusu ve iskeletinde yaptığı değişimlerin hikayesi bir hayli uzundur. Yaşlanma, cildinizi oluşturan karmaşık organizasyonu pek çok yönden bozar.

YAŞLANAN CİLTTE NELER OLUYOR?
Nem oranı azalıyor.
Kollajen lifler kalınlaşıp, kırılganlaşıyor. Sayısal kayba uğruyor.
Elastin lifleri yapısal olarak değişiyor ve bozuluyor.
Bu iki lifi üreten cilt hücresi fibrobilastların sayısı azalıyor. Yetenekleri bozuluyor.
Ara madde üretimi ve destek dokusu bozuluyor.
Damarlar zayıflıyor ve görünür hale geliyor.
Bağışıklık hücreleri azalıyor.
Renk üreten hücrelerin dengeleri bozuluyor.
Cilt yüzeyindeki ölü tabaka incelip, güçsüzleşiyor.

CİLDİNİZ YAŞLANDIKÇA…

Kuruyor, pullanıyor, kalınlaşıyor.
Çiller, siyah noktalar, kırmızı lekeler ortaya çıkıyor.
İleri yaşlarda yaşlılık lekeleri beliriyor.
Mimik çizgileri (alında, kaş çatağında, yanaklarda) beliriyor.
İnce çizgiler ve kırışıklıklar meydana çıkıyor.
Göz çevresinde ince çizgiler, kaz ayakları ortaya çıkıyor.
Dudak üzerinde çizgiler, buruşmalar beliriyor.
Ben veya urlar ortaya çıkabiliyor.
Derin çukurlar ve sarkmalar meydana geliyor.
İnce damarsal yapılar ortaya çıkıyor.
Ciltte morarmalar ve kanamalar daha kolay oluşuyor.

ÜÇÜNCÜ NEDEN: RUHSAL YAŞLANMA

RUHUNUZ GENÇSE CİLDİNİZ DE GENÇTİR!

Cildiniz sadece genetik ve çevresel etkenlerle yaşlanmaz. Cildi yaşlandıran bir diğer faktör de ruhsal yaşlanmadır! Yani cildi yaşlandıran önemli bir faktör daha var ve ne yazık ki biz onun farkında bile değiliz: Ruhsal yapılanmamız, iç dünyamız! Ruhsal yaşamınızda olup bitenler cildinizi derinden etkiler. Cilt yaşlanması ile ilgilenen uzmanların ortak fikri cildi yaşlandıran şeylerin cildinizden çok daha derin bir yerde, beyinde gizlendiğidir. Gözlemler, stresi düşük, uykusu iyi, olumlu yanı çok, kahkahası bol, korkusu endişesi az, umudu bol bir yaşam sürenlerde cilt yaşlanmasının geciktiğini gösteriyor. Olumlu ve hoşgörülü insanlarda cilt yaşlanması yavaşlıyor. Cilt, stresten, hiddet ve öfkeden, mutsuzluktan, hüzünden, korku ya da endişeden hiç ama hiç hoşlanmıyor. Ruhsal yönden aşırı gelgitler yaşayanlar, kendini ifade etmede zorlananlar, gerginlik ve kasılmalarını fazlaca abartanlar daha hızlı bir cilt yaşlanması ile karşı karşıya kalıyor.

Kadınlar bu ameliyatı tercih ediyor


Kadınlar, meme dokusuna zarar vermeden meme altı cilt kesisi ile kalp ameliyatlarını estetik açıdan daha çok tercih ediyorlar.Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Gökşin, on yıllarda minimal invaziv cerrahi yöntemlerin (küçük kesilerden kalp ameliyatının), daha az travma oluşturması, hastanede kalış süresini kısaltması ve estetik açıdan hastalar tarafından tercih ediliyor olması nedeniyle kalp cerrahisinde gittikçe artan bir popülarite kazandığını belirtti.Kadınların, meme dokusuna zarar vermeden meme altı cilt kesisi ile yapılan kalp ameliyatlarını estetik açıdan daha çok tercih ettiğini ifade eden Gökşin, şunları kaydetti:

“Hastanemizde de hem kız çocuk hem de erişkin bayanlarda meme dokusuna zarar vermeden meme altı (submammaryan) cilt kesisi kullanılarak yapılan minitorakotomi ile kalp kapak operasyonlarının ve bazı doğumsal kalp hastalıklarının cerrahi tedavisi başarıyla uygulanmaktadır. Bu ameliyat ile tamamen meme altında kalan cilt kesisi, bayan hastalarda estetik açıdan daha üstün, aynı zamanda bu yöntem daha az enfeksiyona neden oluyor ve hastanede kalış süresini de kısaltıyor.”

Gökşin, son olarak 20 yaşındaki Y.Ç’nin kalbindeki deliği, Yrd. Doç. Dr. Bilgin Emrecan, Dr. Kadir Saçkan, Dr. Serkan Girgin ile anestezi ve reanimasyon doktoru Doç. Dr. Ercan Gürses’ten oluşan cerrahi ekibiyle, bu yöntemle başarıyla kapattıklarını söyledi.


Göz kapağı deformasyonuna estetik çözüm


Bakışlarınızın canlılığı gözlerinizden belli olur. Fakat zamanla oluşan göz kapaklarındaki düşüklük ve gözaltlarınızdaki torbalanmalar en güzel bakışlara bile gölge düşürebilir. Oysa ufak estetik uygulamalarla zamana meydan okuyan güzel gözlere sahip olabilirsiniz?Prof.Dr. Erol Kışlaoğlu, bu sorunların lokal anestezi ile acısız ve çok kısa sürede nasıl düzeltilebileceğini ve güzel bakışlar yaratan estetik uygulamaların ana hatlarını anlattı.Göz kapaklarında oluşan deformasyon?Göz kapağı yaşlanmaya bağlı olarak ya da kalıtsal nedenlerle çok genç yaşlarda da torbalanabilir bazen de göz kapağı derisinde torbalanma olmadan sadece sarkma ya da gevşeme görülebilir.

Göz kapaklarında oluşan deformasyon ve sarkık görüntü ise kişiyi yorgun ve yaşlı gösterir. Bu durumun estetik görünüm bozukluğuna neden olması yanında, sarkık haldeki üst göz kapaklarının gözün önünü kapatması ile kişinin görmesini de engelleyebilir.

Göz kapağı ameliyatı nasıl yapılır?
Göz kapağı estetiği ameliyatı ya da blefaroplasti, göz kapaklarına uygulanan estetik cerrahi girişimdir. Bu girişimde, alt ve üst göz kapaklarından fazla sarkma ve torbalanmaya neden olan deri fazlalıkları çıkarılır. Ancak çıkarılan doku miktarlarının çok iyi planlanması gerekir.

Estetik cerrahi uzmanı Prof.Dr Erol Kışlaoğlu, operasyon sırasında yapılanları şöyle açıkladı; Estetik göz kapağı ameliyatı ile fazla deri alınır ve ayrıca fıtıklaşmış yağ dokusu önündeki zar kuvvetlendirilir. Bu şekilde hem güzel bir görünüm elde edilir hem de kişinin rahat görmesi sağlanmış olur. Göz kapağı estetiği lokal anestezi ile yapılır ancak hastanın talebine göre veya başka işlemlerde yapılacaksa genel anestezi altında da yapılabilir. Hastanın mevcut şikayetlerine göre sadece üst, veya alt kapaklar ya da hem alt ve üst kapaklar aynı anda ameliyat edilebilir. Ameliyat ortalama 1-1.5 saat sürer.

İz kalır mı?
Üst göz kapağı için kesi göz kapağının katlanma yerinden yapılır. Üst göz kapağında gizli bir dikiş ve alt göz kapağında kirpik dibinde kendiliğinden kaybolan dikişler vardır. Bu nedenle iz görünmez. Ayrıca göz kapakları insan derisinde en az iz bırakan bölgelerdendir.

Ameliyat sonrası
Ameliyat sonrası ödeme mani olmak için göz 1 saat kapalı tutulur. Hasta hemen evine dönebilir. Herhangi bir sargı ya da pansuman söz konusu değildir. Hasta iki gün sonra banyo yapabilmekte doğal ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebilmektedir. 4 gün sonra üst göz kapağında ki dikiş alınır. Bu süre zarfında hasta güneş gözlüğü takarak günlük hayatına devam edebilir.
Bu operasyon tek başına uygulanırken kaş kaldırma ve yüz germe operasyonları ile kombine edilebilir.

Normal hayata dönüş
Ameliyat iyi sonuç verir. Nadiren revizyon (yeniden cerrahi girişim) gerekli olabilir. Kişi 3 gün sonra işine dönebilir. Gözkapaklarının yeni şekli, yerçekimi nedeniyle etkileneceğinden kişinin bünyesine göre bazen 5 ? 10 yıl bazen de ömür boyu dayanır.

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı
Prof. Dr. Erol KIŞLAOĞLU



http://www.vipdukkan.com/






TürkçeEnglishFranceGermanyRusiaSpain

Loading



www.edarling.net

http://www.tr.n-mobile.net/idealkilo


TOPlist

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol